Elinizde tuttuğunuz bu kitap sadece bir kişinin anıları değil, içinde koca bir cumhuriyet tarihinin ve daha az dünya tarihinin kollektif anılarını barındırıyor. Bütün bunların yanında halktaki etkilerini tüm çıplaklığıyla aktarıyor bizlere. Aslında bu kitap günümüzden yaklaşık 20 sene önce yazıldı. Yazım serüvenine daktiloyla başladı, bilgisayarla son buldu ve bir az geçte olsa yazarın vefatından 7 ay sonra basılabildi. Ben yazarın ilk çocuğu Mehtap’ın kızıyım. Kitap yazılmaya başlandığında büyükbabam yeni emekli olmuştu. Küçükken tuğlalarını elleriyle taşıyıp imece usulü yaptıkları okulu gibi bir köy evi yaptı ve oraya eşiyle birlikte emekliliğini geçirmek için taşındı. Ben 11 yaşlarındaydım yaz aylarını onlarla geçirmek için yanlarında kalıyordum. Her gün çalışma odasına gider daktiloyla yazı yazardı. Bende çok hevesliydim daktiloyla yazmaya o da beni kırmazdı beraber yazardık. Daha sonra bilgisayara aktarırken de beraber yazdık. Yani anlayacağınız hayat gibi evrimsel bir süreci oldu bu kitabın. Tabii bu süreçte kitapta bahsi geçen insanlardan kimisi yeni, kimisi eski ayrıldı aramızdan ve son olarak yazar o da ayrıldı. Geride bir eş, üç çocuk, beş torun, iki güzel kitap ve bir o kadar güzel anı bıraktı.