top of page

Said Nursi'ye "Yazdırılma" Meselesi ve Ebedi Cehennem Hususu

İşarat’ul İcaz kitabında Said Nursi, ebedi cehennemde kalacak kafirin, belli bir müddet sonra ateşten lezzet alacağını buyuruyor. Bir de utanmadan bu zırvalıklara bir takım hadisler işaret ediyor diyor. Daha kafirlerin ebedi cehennemde ebedi azaba uğrayacağını bilemeyen birinin ilhamı olsa olsa şeytandan veya karışık kafasından gelebilir.



Akıl En Büyük Peygamberdir
Said Nursi'ye "Yazdırılma" Meselesi ve Ebedi Cehennem Hususu

Said Nursi ve O’nun peşinden gidenlerin “Risale-i Nur, Said Nursi’ye yazdırıldı” iddiaları mevcut. Said, Allah’tan almış kelimeleri. İster istemez soruyoruz: “Said Nursi, peygamber mi?” Aldığımız cevap “Haşa, onun için yazdırılmanın anlamı vahiy değil ilham.” İlham yani sadece kişisel bir değeri var ve bu değer bile akla ve vahye aykırı olmamakla kayıtlı. Ama sözün bu noktasında Said Nursi takipçileri söze yine giriyor: “Ama öyle demeyin, Said Nursi’ye risaleler yazdırıldı.” Bu sefer tekrar soruyoruz: “Said Nursi peygamber mi?” Cevap yine aynı; “Haşa.” Bu anafor hiç bitmiyor. Hiç bitmiyor ama iki alternatiften başka çıkış da yok: Ya Said, peygamber hem de sahte peygamber…. Nurculukta bir din… Veya Said’in kitapları meleklerin mi şeytanın mu, Said’in hevasının mu, akli yetersizliğinin mi belli olmayan ilhamllarına dayalı kitaplar…



Suâl: Pekâlâ, (kâfire) ebedî ceza hikmete muvafıktır; kabul ettik. Amma merhamet ve şefkat-i İlâhiyeye ne diyorsun?


Cevâb: Azîzim! O kâfir hakkında iki ihtimal var. O kâfir ya ademe gidecektir veya dâimî bir azâb içinde mevcûd kalacaktır. Vücûdun -velev cehennemde olsun- ademden daha hayırlı olduğu vicdanî bir hükümdür. Zira adem, şerr-i mahz olduğu gibi, bütün musibet ve ma’siyetlerin de merci’idir. Vücûd ise velev cehennemde olsa, hayr-i mahzdır. Maahâzâ, kâfirin meskeni cehennemdir ve ebedî olarak orada kalacaktır.


Fakat kâfir, kendi ameliyle bu duruma kesb-i istihkâk etmiş ise de, amelinin cezâsını çektikten sonra, ateş ile bir nev’i ülfet peyda eder ve evvelki şiddetlerden azade olur. O kâfirlerin dünyada yaptıkları a’mâl-i hayriyelerine mükâfaten, şu merhamet-i İlâhiyeye mazhar olduklarına dair işârât-ı hadîsiye vardır.”



İşarat’ul İcaz kitabında Said Nursi, ebedi cehennemde kalacak kafirin, belli bir müddet sonra ateşten lezzet alacağını buyuruyor. Bir de utanmadan bu zırvalıklara bir takım hadisler işaret ediyor diyor. Daha kafirlerin ebedi cehennemde ebedi azaba uğrayacağını bilemeyen birinin ilhamı olsa olsa şeytandan veya karışık kafasından gelebilir. Said Nursi aklı ciddiye almıyor. Kafirin ebedi cehennemlik olma hususunun sınırlı amellerine dayandığını zannederek İslam akaidini de bilmediğini ele veriyor. Zira kafirin ebedi cehennemde kalma sebebi onun aklın hükümlerini reddetmesi ve gelen insan peygamberin sözlerini yalanlamasıdır ki; biraz aklın hükmünü reddetmek ve biraz peygamber sözü yalanlamak diye bir husus olamaz.Hiç kimse amellerinden dolayı ebedi cehennemde kalmaz. Zira neticede ameller sınırlıdır ve teorik olarak kötü amellerde Allah’ın rahmeti esastır. Dolaysıyla ebedi cehennem sonsuz inkarın cezasıdır. Nurcular haklı: Said Nursi Peygamberdir. Bu zırvaları ancak bir sahte peygamber söyleyebilir.


Ve son soru: Madem Said Nursi'ye göre kafirler, ebedi cehennemden bir müddet sonra zevk almaya başlayacaklar. Şöyle desek: "Allah, Said Nursi ve Nurcuları ebediyyen cehenneme atsın." Bu söz dua mı olur beddua mı?

bottom of page