top of page

Cahili Devlet Ne Demek?

Bilir ama nasıl bildiğini bilmeyen insanın mutlak bilgiye ulaşması imkânsızdır. Dolaysıyla cehalet kalıcıdır. Bilgi için doğruluğu kanıtlanmış mucizeler sahibi yaratıcının elçisinden başka çıkış yolu yoktur. Dolaysıyla kanunlarını insanların yaptığı tüm devletlere cahili devlet demek mümkündür. Hatta denilmelidir de. Ve cahili devlet asla kutsal olamaz.


Akıl En Büyük Peygamberdir
Cahili Devlet Ne Demek?

İnsan zihnini boş bir levhaya benzeten filozofların bir kısmı “ön kabulleri” kabul etmeyi “dogma” kelimesi mahkûm etmeyi maharet zannederler. Dogma terimi, bir takım ön kabullerle herhangi bir meselede hüküm vermek anlamında kullanılır. Özellikle dini meselelerin tartışılmasında laik çevreler, bir takım hükümlerin sırf dine dayanıyor diye doğruluğu veya yanlışlığı kanıtlanmadan “doğru-yanlış” hükümlerin verilmesini “dogma” kelimesiyle ifade etmekten özel bir zevk alırlar. Onlara göre din dogmalara dayanır lakin ideolojiler akıl ve bilime sırtını dayar. Oysa bu hükümdeki “akıl ve bilim” kelimeleri bile bir ön kabuldür. Dolaysıyla laikperestler dogma kelimesini direk olarak “din” manasında kullandığını söylememiz mümkün.

Aslında “ön kabul” olmadan herhangi bir hüküm cümlesi kurabilmemiz mümkün değildir. Zaten ilk ön kabulümüz bizzat kendi varlığımızdır. Zira kendi varlığından bile şüphe edenin dış âlem üzerine herhangi bir söz söyleme hakkı olamaz. Ayrıca aklın varlığı ve fonksiyonu da ön kabulümüzdür. Zira delilerin sözleri ciddiye alınmaz bir hezeyandan başkası değildir. Bütün bu hususlarda tüm insanların ortak bir “ön kabulü” bulunmaktadır. Bununla birlikte duyu organlarımızla veya doğru haberler gelen bilgileri de “varlığımızı” teyit etme açısından kabullenmeliyiz. Bilim de duyu organlarının faaliyetleri üzerine kuruludur.

Aklın hükmünün bağlayıcılığı noktasında ittifak etmek zorundayız. Delilerle konuşmak anlamsız çünkü. Gördüğümüz varlığın sonsuz olmadığı malum. Zaman içerisinde, genellikle en boy belli, sonsuza kadar olmasa da bölünebiliyor, birleşik unsurlardan oluşmuş durumda, hareket halinde.. Demek ki âlem, başlangıcı olan unsur ve zorunlu değil. Öyleyse aklın bağlayıcılığı âlem üzerine kurulu olamaz. Değişken olan, hükümleri izafi olan bir aklın bağlayıcılığı mümkün değildir. Zaten akıl; zorunlukların zorunlu, imkânsızların ise imkânsız olduğunu bilen tabi güç olarak tarif edilmiştir. Bağlama kelimesi ancak zorunluklar ve imkânsızlar üzerine kurulu olursa anlamlıdır.


Akıl bağlamak olduğundan bu gözlemi üzerinden âlemin bir yaratıcısı var hükmüne ulaşmak zorunda. Ve yaratıcı tamamen bu âlemden farklı olmak zorunda. Zaman içerisinde olan yaratıcı olamaz. O'na hareket ve durağanlık yüklenemez. Sonsuzdur. Birleşik olamaz vs. İşte bu noktada yollar ayrılıyor. Laik olan bir kimse “aklın sultanlığı” bana gerekmez havasına giriyor. Aklını bırakıp mantık oyunlarına dalıyor ve duygularıyla düşünmeye (!) başlıyor.



Ve her şey anlamsızlaşıyor... Ama her şey...


Matematik mesela... 2x2=4 demek için bile ön kabul olarak benimsiyorsunuz ya... İşte bu da dogma... Matematikteki en basit bir hüküm için bile "verilen bir küme vardır ve içinde nesneler vardır" ön kabulünü kabul etmek zorundasınız. Bu noktada ateistler; "iyi ama sırf bu yüzden biz matematiği bilim olarak kabul etmiyoruz sadece bilimi anlamak için kullandığımız araç olarak kabul ediyoruz." demekten özel zevk alıyorlar. iyi ama bilimsel faaliyet dediğiniz olaylar da çöpe gitmez mi o zaman sorusunu onlara sormak anlamsız zira onlar akılsız..

Ayrıca...


Bilgiyi bilmemize rağmen nasıl bildiğimiz sorusu bize kapalı bırakılmıştır. Aklın kesin hükümlerine teslim olmadığımız sürece öğrendiğiniz her bilgi, cahilliğinizden bir milim bile eksiltmeyecektir ve daha fenası bildiğiniz hiçbir şeyden emin olamayacaksınız. Hatta hayvanların bile bildiği mesela ateşin yakması gibi bilgiler bile size şüpheli hale gelebilir.


Bilir ama nasıl bildiğini bilmeyen insanın mutlak bilgiye ulaşması imkânsızdır. Dolaysıyla cehalet kalıcıdır. Bilgi için doğruluğu kanıtlanmış mucizeler sahibi yaratıcının elçisinden başka çıkış yolu yoktur. Dolaysıyla kanunlarını insanların yaptığı tüm devletlere cahili devlet demek mümkündür. Hatta denilmelidir de. Ve cahili devlet asla kutsal olamaz.


Kutsal demiş iken... Kutsal ne? Kime göre kutsal... Cahili devlet, cahilliğinin üzerini örtmek için ve sorgulanmasını önlemek için kutsal uydurur. Dokunanı yakan tamamen zorbalık tarafından oluşturulmuş kutsallardır. Bayrak, toprak, millet meclisleri, reis, kanun, mahkemeler, askerler kutsal değildir. Hatta onların sözde bilimi bile kutsal değildir. Her şey uydurma her şey yalan...

Comments


bottom of page